14 Ocak 2012 Cumartesi

Ocak 2012

Uzun, ince bir yolculuk: 262. 'Yedi İklim'

Ocak 2012

Yedi İklim, 2012 yılının ilk sayısıyla okurlarının karşısında. Yılın ilk sayısında yer alan yazarlar ve eserleri şunlar:

(başyazı) Yedi İklim: Süreğenlik
(şiir) Seyfettin Ünlü: Münacaat
(şiirler) Ali Haydar Haksal: Söz ile Ses / Babam ve Şiir / Sen ve Su
(şiirler) Mehmet Aycı: Bir Yaprak Düşerken Üç Şey Söyler Birincisi / Yıldız Teftişi
(şiir) Mustafa Ruhi Şirin: İnsanın Güneşi
(şiir) Mehmet Habil Tecimen: Na’t
(çizgi) Hasan Aycın: Çizgi
(şiirler) Yeprem Türk: Taşradan Taş / Fuzuli’ye Taş
(şiir) İsmail Söylemez: Kirli Kelimelerde Eskir Harfler Ekşir Tuz
(şiir) Abdülkerim Yılmaz: Öğüt
(şiir) Bilal Yavuz: Twelight
(şiirler) Hakan Bilge: Rubaîler
(şiir) Raşit Ulaş Çetinkaya: Kuşlar
(şiir) Selim Sina Berk: Kâinat
(öykü) Recep Seyhan: Bıldırcın Avcıları
(öykü) Yunus Emre Özsaray: Kimliksiz
(öykü) Mükerrem Mete: Ağrı
(öykü) Yıldırım Türk: Ayrı Düşmüş Zamanlar
(hat) Mustafa Cemil Efe: Hat
(çeviri şiir) Sean Bonney: Melez / Türkçesi Habil Tecimen
(çeviri şiir) Pamella Gilyan: Ayrılmak / Türkçesi Tülin Damar
(eleştirel inceleme) Yüksel Kanar: Abbasî Devrimi, Bağdat ve Beytü’l-Hikme/3
(inceleme) Ali Haydar Haksal: Renan, Hz. İsa ve Kudüs
(inceleme) Elmas Şahin: Korkunç Yıllar’a Meydan Okuyan, Yurdunu Kaybeden Adam: Cengiz Dağcı
(ebru) Özden Aydın: Ebru
(poetik deneme) Ali Haydar Haksal: Öykü Ağacı XII Kalem ve Kuyu
(gezi-gözlem) Recep Seyhan: Augsburg Notları VIII
(poetik deneme) Mehmet Habil Tecimen: Poetik Paradigma II
(deneme) Mustafa Cemil Efe: Habîbü’n-Neccâr
(deneme) Şakir Kurtulmuş: Dost’a Mektup

Hayırlı okumalar...

Bu vesileyle buradan abone kampanyamızı yeniden duyuralım. Yedi İklim’e bir yıl (12 sayı) abone olan okurlarımıza, eski sayılarımızdan 24 adet gönderilecektir. Derginin yıllık abone bedeli 75 liradır.

İrtibat:
0 216 352 49 77
yediiklim@yahoo.com
yediiklimeditor@yahoo.com
www.yedi-iklim.com

Edebiyat, kültür, sanat yahut 262.'Dergâh'

Aralık 2011

Hükûmet kendi istikbali ve ülke geleceği için çok kritik bir sürece girmiştir. Bu “Anayasa süreci”dir. Van depremi gibi tabii âfetler dışında hiçbir mesele, iç ve dış hiçbir sorun bu sürece ket vurmamalı, durdurmamalıdır. Hükûmet Anayasayı yapamaz, çıkaramaz, meçhul bir tarihe bırakır veya hafazanallah bu işten cayarsa çöküşü önlenemez. Bilmem bu sorunun önemi yeterince anlaşılıyor mu? Bu sayımıza Berat Demirci’nin güzel bir yazısı ile başladık. Emel Özkan, Duygu Küçüker, Mustafa Burak Sezer, Mikail Söylemez, Atakan Yavuz, Mehmet Tepe ve Fatih Bedir Köker bu sayının şairleri. Atakan Yavuz, Vecdi Demir ve M.K. ‘derkenar’ sütunlarında yazdılar. Sibel Eraslan ile Yavuz Ahmet Koç’un hikâyelerini ilgi ile okuyacaksınız. Selman Ertaş, Yavuz Altınışık şiirine eğiliyor. Nihat Dağlı “kendini bilmek” konusunda ilginç bir deneme ile aramızda. Bu sayının “orta sayfa sohbeti”ni kadim dostumuz D. Mehmet Doğan ile yaptık. Kültürümüz, yakın tarihimiz ve bilhassa dilimiz üzerine geniş donanım sahibi olan Doğan, meşhur sözlüğünü genişleterek yeniden yayımladı. Konuşmayı bu çerçevede severek okuyacaksınız. Hazel Bahar Özmen “Tanpınar’ın şiir dünyası” konusunda pek değinilmeyen hususlar üzerinde duruyor. Bilal Kemikli Sunullah Gaybî örneğinde sûfi şairlerin şiirle alakasını dile getirdi. Serdar Arslan “İstanbul’da bir genç”in yaşadığı hissiyatı ve tedirginliği işliyor. Bülent Parlak’ın metni şiir-hikâye-deneme karışımı ve fakat etkili bir ifade taşıyor. Bu kabil metinler tehlikelidir. İp cambazı her an ipten düşebilir. Daha güzel sayılarda buluşmak umuduyla.

'Türk Edebiyatı' dergisinde Mehmet Âkif

2012’nin ilk sayısıyla karşınızdayız. Derginiz Türk Edebiyatı’nı, bütün insanlık için hayırlı olmasını dilediğimiz yeni yılda da destekleyeceğinizden eminiz.

Bildiğiniz gibi, 2011, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından “Mehmed Âkif Ersoy Yılı” ilan edilmişti. Bu yılın dikkate değer çalışmalarından biri de, geçen ay Ankara Resim ve Heykel Müzesi’yle Fatih Ali Emiri Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen “Vefatının 75. Yılında Mehmed Âkif Ersoy” sergisi oldu. Âkif’in aile fotoğrafları, imzalı Safahat nüshaları, dostlarına ve ailesine yazdığı mektuplar, Birinci Meclis dönemi belgeleri, İstiklâl Marşı hatıraları, Darulfünun muallimliği zamanına ait imtihan kâğıtları ve vefatından sonra yapılan anma toplantılarıyla ilgili dokümanların ilk defa bir araya getirildiği sergi, bu sergiyi değerlendiren S. Kutalmış’ın da belirttiği gibi, Mehmed Âkif Yılı için anlamlı bir final niteliği taşıyordu.

Söz konusu serginin İstanbul ayağındaki en büyük sürpriz ise, Şerif Muhiddin Targan’ın, varlığından haberdar olduğumuz, fakat kimde olduğunu bilmediğimiz yağlıboya Âkif portresiydi. Sergi vesilesiyle, büyük şairin torunlarından birinde olduğu ortaya çıkan bu portre vesilesiyle, M. Selim Gökçe de daha çok bestekâr ve ud virtüozu olarak tanınan Şerif Muhiddin’in ressamlığı üzerine bir yazı kaleme aldı. Âkif’le ilgili bölümümüz, Ali Gözeller’in yazısıyla sona eriyor. Bu yazıda, Âkif’in Halkalı Baytar Mektebi’ndeki öğrenciliği sırasında yaptığı, araştırmacıların nasılsa gözünden kaçan bir konuşmadan söz ediliyor.

Adem Özbek, bu sayıda, Ahmet Hâşim’in kitaplarına girmemiş bir yazısına dikkatimizi çekti. Edebiyat tarihimize karikatür penceresinden bakmaya devam eden Said Coşar da, karikatüristlerin çok sevdikleri Abdülhak Hâmid’i ele aldı. Hayrettin Orhanoğlu, birkaç ay önce bir eleştiri vesilesiyle tartışmalara konu olan Oğuz Atay’ın nasıl anlaşılması gerektiğine dair görüşlerini anlatıyor.

Bu sayımız deneme bakımından hayli zengin. Hayrettin Durmuş, Hakan Bilge, Deniz Özbeyli ve Mehmet Tekin’in denemelerini beğeneceğinizi tahmin ediyorum. Osman Şahin, Arap edebiyatı ve hat tarihinin büyük uzmanı merhum Prof. Dr. Nihad M. Çetin’in az bilinen bir tarafını, hattatlığını anlattı. Nihad Bey’i tam yirmi yıl önce kaybetmiştik. Şener Öztop da, Dumlupınar Üniversitesi’nin ekim ayında hakkında bir sempozyum düzenlediği Kütahyalı ressam ve neyzen Ahmet Yakupoğlu’nun sanat felsefesine göz attı.

Merhum Cemil Meriç’in yakın dostlarından İzzet Tanju, “İbn Rüşd’den Aquinolu Tommaso’ya” başlıklı yazısıyla yeniden aramızda. İzzet Bey, Aquinolu Tommaso’nun (Thomas) eleştirisinden sonra bile Avrupa’da sıkı İbnrüşdcülere rastlandığını, ancak 19. yüzyılda uydurulan “İbnrüşdcülük” akımının aslında var olmadığını; çünkü bütün İbnrüşdcüler arasında görüş birliğinden söz edilemeyeceğini söylüyor.

Bu sayımızda Türk dünyası edebiyatına da bir kapı araladık. Bundan sonra bazı sayılarımızda Türk dünyasına özel bölümlerin ayrılmış olduğunu göreceksiniz.
Mehdi Genceli, 1990’ların başında üniversite eğitimi için Türkiye’ye getirilen gençlerden biri. “Hem Ağlarım Hem Gülerim Hâtıra Geldikçe O Demler” başlıklı hikâye tadındaki yazısında, ülkemizde yaşadıklarından söz ediyor. Jorayeva Muattar, Özbekistanlı tercüme bilgini Askad Muhtar’ın tercüme sanatı hakkındaki görüşlerini, Nazara Bekova da Ali Şir Nevâî’nin Divân-ı Fânî adlı Farsça divanı üzerinde yapılan çalışmaları anlatıyor. Muratgeldi Söyegov ise ilk Türkmen romancı olan Han Haciyev’in hayatını kısaca özetledi. Bu bölümde ayrıca Kırgız şair Kambaraalı Bobulov’un İbrahim Türkhan tarafından Türkiye Türkçesine çevrilen “Annemi Dinlesem” adlı şiirini okuyacaksınız.

Bu sayının hikâyeleri Sevgül Yılmaz, Naime Erkovan, Ahmet Sıvacı ve Yılmaz Yılmaz’dan... Şairlerimiz ise Mustafa Ruhi Şirin, Mehmet Narlı, Mahmut Bahar, Abdurrahman Şimşek, Yaşar Beçene, Cengizhan Orakçı, Mehmet Aycı, Said Coşar, Hatice Eğilmez Kaya, Necip Fazıl Akkoç ve Ömer Duman.

Tabii, Kırkambar’ımız da her zaman olduğu gibi dopdolu. Daha güzel ve daha zengin sayılarda buluşmak üzere...

Muhabbetle efendim.

Beşir Ayvazoğlu

'Yağmur' dergisi çıktı

Ocak-Şubat 2012

Yağmur'un sayfaları bu kez 'Hakikat Aşkı'yla açılıyor. Başyazımız, 'hakikat'ı; görülen, duyulan ve akledilip kavrananın ötesinde, neyin ne olduğunun, ne ifade ettiğinin ve neyi gösterdiğinin apaçık bilinmesi olarak izah ediyor.

Başyazımızı takip eden ilk imza, M. Said Türkoğlu. 'Şair' ve 'ilham' arasındaki münasebetin ele alındığı denemede Türkoğlu, inanan şairin, ilham gibi ilâhî bir kısmeti hep bereket meltemi olarak değerlendirmesi gerektiği tezini savunuyor.

Emrah Bilge Merdivan, okurlarını Yağmur'un sayfalarına 'Tarif'le misafir ediyor bu kez. Ölçüsüz hareketleriyle etrafını rahatsız eden 'taze' kadı naibinin aşçılık macerasını anlatan bu hikâyeyi, tebessümle takip edeceksiniz.

"Huzur ve Değişme Romanları'nı Zaman Düzleminde Karşılaştırma Denemesi", yeni Türk edebiyatına dair nitelikli çalışmalarını okuduğumuz Korhan Altunyay'ın yeni yazısı. Oldukça zengin bir kaynakçayla birlikte sunulan makale, ilgilileri tarafından okunmayı bekliyor.

Hemen her sayımızda bir şiirine yer verdiğimiz Hasan Çağlayan, bu kez, 'kışın nazlı kızı' portakaldan söz açıyor okurlarına.

Nihat Dağlı, gücün, sahibine göre kişneyen bir at olmaması gerektiğini, "Sahip olunan güç ile ne yapılacaktır?", "Güç kime ve nasıl uygulanacaktır?", "Uygulanmayan güç ne edilecektir?" gibi soruların rehberliğinde vurguluyor.

Bu sayımızın dikkate değer hikâyelerinin başında, "Donuk Süt" geliyor. Osman Alagöz imzasıyla sizlere ulaşan bu yazı, 'buzdan iklimler'de Hakk'ın hatırını âli tutmaya çalışan bir avuç insanın 'kanımızı donduran' hikâyesini anlatıyor.

Elli sekizinci sayımızın onur misafiri, Hayrettin Karaman hocamız. Yüsra Mesude Arslan, ömrünün büyük bir kısmını akademik çalışmalara vakfeden hocamızı, şair yanıyla misafir ediyor Yağmur'un sayfalarına.

Hikâye Mektupları ve Tatarlı Günlüğü devam eden seri yazılarımız. Her ikisinin de kitaba doğru olan yolculukları sürüyor.

İki de güzel haberimiz var. Onları son sayfalara sakladık. Birisi Ankara'da, diğeri Sirkeci Garı'nda yaptığımız iki enfes şiir gecesi. Söz konusu yazıların, programlarımıza katılamayan okurlarımız için iyi bir telafi imkânı

Yağmur, her sayısında sayfalarına yeni imzalar katmaya devam ediyor. Mustafa Sarı, Yalçın B. Kemerci, Bülent Tezcan, Sinay Avşar ve Zuhâl Çağlaroğlu bu sayımızla aramıza katılan yazarlarımız, şairlerimiz.

Şimdilik bu kadar. Daha güzel sayılarda buluşmak dileğiyle, hoşça kalınız.


Yağmur Dergisi
www.yagmurdergisi.com
info@yagmurdergisi.com
0 216 522 11 44

Edebiyat Ortamı, 24

Gelecek sayımızın ekinde Şiir Yıllığı olacak. 2012 Şiir Yıllığı. Derginin beşinci, Şiir Yıllığının üçüncü yılı.

Bu yıl bir yayınevi kurmayı düşünüyoruz. Edebiyat Ortamı Yayınları adıyla. Öncelikle kendi kitaplarımızı yayınlamayı hedefliyoruz. Şimdilik hedefimiz bu. Zaman ne gösterir bilemeyiz. Edebiyat Ortamı’nın bir kadrosu oluştu. Çoğu genç. Derginin sürekliliği biraz da kitap yayınının gerçekleşmesiyle mümkün. Her metin bir gün kitaplaşmayı arzular. Edebiyat Ortamı’nda yazan, sadece bu dergi içerisinde yer almış olan şair ve yazarların her birinin ürünleri kitaplaşacak bir toplam oluşturmaya başladı neredeyse. Birer birer kitaba dönüşecek bu ürünler. Dağıtım meselesi büyük dert. Umarız, süreç bizi bu derde düşürmez.

*

Edebiyat dergilerinde göze çarpan ilk ürünler şiirler oluyor. Doğaldır bu. Böyle olması da gerekir.

İyi şiir yayınlamak yetmez, yayınlanan ürünlerin bütünlük içerisinde bir yerinin olması da gerekir. Bir dergi için herhalde en büyük açmazlardan biri, kendi bütünlüğünü korumakta göstereceği gevşekliktir. Edebiyat, yazının dışına taşan, yazıyı da çevreleyen, bir tutum, bir titizlik, bir ilkelilik bütünüdür. Bu bütünlük duygusu ve tutumu, edebiyat eserini de edebiyat adamını da kendi efsanesini kurmaya davet eder. Edebiyat, efsanesiyle vardır çünkü. Büyüdür biraz. Yankıdır. Yanlışların ve doğruların ötesinde ve öncesinde bir üsluptur, bir varoluş biçimidir. Nasıl yazdığınız kadar nasıl duruş sergilediğinizle de ilgilidir. Yazarın hayatının yazıya dahil olması böyle bir şey olsa gerek. Dergi için de geçerli bu. Her sayı, bir üründür. Her dergi, bir yaşam ilkesidir.

Bir dergi için sanırım en kritik soru şudur: Geriye kaç şair, kaç yazar bırakabilecek? İddialı bir soru ama bir dergi için soruyu böyle sormaktan başka şans yok. Mecburi bir sorudur bu. Dergi, şair için, yazar için vardır çünkü. Bir amaç olmaktan çok bir araçtır. Dergiyi zamana yayacak olan, onu geleceğe açıklayacak olan, onun efsanesini kuracak olan asıl gerçek, yayımladığı metinlerden çok kaç kişinin efsanesine yol arkadaşlığı yaptığı, kaç efsanenin kurulmasına katkı sağladığı gerçeğidir. Hayır, pohpohlamadan, öne sürmekten bahsetmiyoruz. Efsane başka bir şey. O, şiirin ve şairin, yazının ve yazarın ikisinden birden ve kendiliğinden neşet eder. İç dinginliktir, yeteneğin ve emeğin parlayışıdır.

Bir dergiyi okurun elinde tutacak olan, bu parlayışa muhatap oluşudur. Bu parlayışın verdiği heyecandır.

Bir dergi için, “bir dergi” olmak yeter. İlkeli, bütünlüklü, kendine özgü ve titiz. Edebiyat Ortamı, bunu amaçladı, amaçlıyor. Günümüzde derginin ve dergiciliğin üzerine atılmış olan toprağı temizleyecek ve onu parlatacak başka bir çare de görünmüyor.


Mustafa Aydoğan

İskele’de üçüncü mevsim

“Edebiyat mesleğimiz değil, meselemiz.” parolasıyla Aydın’dan yola çıkan İskele bu kez “Kışları göç içimizedir.” diyerek selamlıyorlar okuyucularını.

İkinci sayısının üzerinden yaklaşık bir yıl geçmiş olmasına rağmen bu sayıyı elinize alınca göreceksiniz ki dergideki usta ve genç yazarların kalemleri hala sıcak. Hele ki şu soğuk günlerde sıcak bir çay ya da kahveyle İskele de iyi gider hani. Çay demişken mutlaka bahsetmemiz gereken bir husus var. Geçtiğimiz Şubat ayında İskele, Aydın’da bir de mekâna kavuştu: Demhane… İçinizi ısıtacak sohbetlerin ve edebiyat demli çayların bolca olduğu bu mekânı bir gidin görün deriz. İskele’nin bu sayısı için Demhane’nin çok önemli olduğunu da ayrıca belirtmeliyiz.

Baharlarda görmeye alışık olduğumuz İskele’nin ilk kış sayısı olan bu sayı, diğer iki sayıdan hem sayfa hem de içerik olarak daha dolu. Bu sayının göze çarpan yazılarına değinecek olursak: Kapakta da yer alan Necip Fazıl Kısakürek’ in 25 Şubat 1970 tarihinde Konya’da vermiş olduğu konferansın bir kısmı (bildiğimiz kadarıyla yazılı olarak ilk defa yayınlanıyor), Mehmet Önal’ın “Hikmetin Evrensel ve Bütüncü Yapısı” isimli makalesi, Mehmet Yeter’ in Dücane Cündioğlu üzerine yazdığı inceleme yazısı ve Ali Haydar Öztürk’ün, ellili yıllarda, bir dergi çıkarma münasebetiyle yaşadığı, pek değerli anılarını bizlerle paylaştığı “Unutulan Bir Kültür Ocağı: İsmail Hami Danişmend’in Evi Hava Palas” bunlardan bazısı.

Yazar kadrosu neredeyse tamamen oturmuş olan İskele’nin bu sayısında Ömer Karataş, Kağan Aksoy, Hüdayi Can, Ferhat Çakıröz, Akın Özkan ve Kemalettin Bal yazılarıyla; Okan Aksoy ve Keşşaf Çelebi şiirleriyle, İskele’de sizleri bekleyenlerden.

Şimdilik bayi dağıtımı olmayan İskele’yi, Üsküdar İskele gazete bayi başta olmak üzere bazı belli başlı noktalarda bulmak mümkün. Bunun yanında derginin internet sayfaları vasıtası ile de talepte bulunabiliyorsunuz.

İrtibat:
http://iskeledergisi.wordpress.com/

Hiç yorum yok: