11 Mart 2014 Salı



HER SAYI "BİRNOKTA" DAHA İLERİ

BİRNOKTA 14 yaşında. Ayın ondördü gibi dolun ve yolunda !

Birnokta'nın 146. sayısı, yenilenen yüzü ile okurlarıyla buluşuyor.

2014 Mart Sayısında 19 şairden 19 şiir var...

Süreyya Berfe, darası alınmış saf şiirleriyle başlatıyor şiir geçidini; "15-16 Şubat 2014" başlığındaki şiirlerinden birinde, "Ah Dolunay / gizli ebedî sevgilim /Vazgeçme /peşim senin" diyor. Ve hemen peşinden Birnokta'da görmeyi özlediğimiz isimlerden Metin Tavukçuoğlu, "Gök Oyası" adlı şiiriyle geliyor.

Adem Kandemir "Sûzinâk", Berat Bıyıklı "Üç Parça Şiir", Suavi Kemal Yazgıç "Abdala Övgü", Tayyib Atmaca "Reis", Ulaş Konuk "Mohisko", Müştehir Karakaya "Kuğuların Şarkısı", Cahit Bahadır "Yolun Yalnızlığı", Mustafa Özçelik "Musa", Çıkar Nurettin Durman "Hakikat Elbet", Sıddık Ertaş "Rögar", Kemal Can Açık "İkindisi Kumral", Hatice Ermiş "Yağmur", Tuncay Günaydın "Sağlık Durumu", Resul Tamgüç "Kaba Taş", Fatih Kınalı "Kaygıboğan Portakal", İbrahim Eryiğit "Esmaül Hüsna / El-Mü’min" ve Mürsel Sönmez "Sesin Evim" şiiriyle geçidi tamamlıyor. Fatih Türkyılmaz- Mahmut Feyzi çevirisiyle, Hâfız'ın gazellerinden biri de yer alıyor dergide.

Tahsin Yılmaz'ın kaleme aldığı "Siyaset Edebiyatı" başlıklı yazı, bu sayıda yer alan tek Deneme.

Derginin Genç kalemlerinden Furkan Balta "Ayakkabı" hikâyesiyle intak sanatına başka bir pencere açarken, Birnokta'da başladığı hikâye yolculuğu, uzun soluklu olacağa benzeyen Ayşegül Ergül "Mevsim Normalleri" isimli hikayesiyle mart sayısında ses veren isimlerden. Mesut Doğan "Koşu" isimli hikayesinde bir başka ayakkabı serüveni anlatırken, Aliye Akan "Allah Sizi İnandırsın" hikayesinde "Çekildi ipiniz, dilinizde kimi sözcükler kalsa da bitti işiniz. Allah sizi inandırsın!" diye nida ediyor.

Her biri birer manifesto niteliğinde olan, derginin bu sayıdaki sunuş yazısı, şöyle son buluyor; "Küresel LEŞ, ÜZERİMİZE ÇULLANDI. Biz de altta kalan insanlığın belki de son çığlıklarıyız."

Dergiyle ilgili diğer gelişmeler ve detaylar @ist_birnokta adlı twitter adresinden takip edilebilir.

İrtibat: 0216 557 82 87

2014-02-21

Vuslat Dergisi

Vuslat Dergisi Şubat sayısında Halkın Din Anlayışını mercek altına alıyor. 

Bulunduğumuz coğrafyada Din konusunda karşılaştığımız en büyük engel, Dine karşı Din engeledir. İşte Vuslat, halkın Din konusunda uyanmasına vesile olmak ve ayrıca Sahih İslâm’a giden yolun adresini okuyucularına, takipçilerine, toplumuna göstermek noktasında böyle bir çalışmayı gündeme getiriyor. 
İslâm, hayatın her alanına müdahale eden bir Din’dir.  Doğru yaşamın adresi, İslâm’ı sahih kaynaklardan öğrenmekten geçer.  Hz. Peygamber (s.a.s.), bize bu noktada çok büyük bir miras bıraktı. Neydi Rasulullah (s.a.s.)’in bıraktığı miras? Elbette herkesin bildiği gibi, şanlı Peygamber’in bıraktığı miras, Kur’ân ve Sünnet idi. Efendimiz, “Bu iki şeye sarıldığınız müddetçe asla sapmayacaksınız” diye buyurdu.
Bu bırakılan önemli mirasa rağmen müslümanlar, Kur’ân ve Sünnet uzaklaştılar, uzaklaştırıldılar. Osmanlı’nın yıkılışıyla birlikte, cumhuriyetin kurulmasıyla, Türkiye’de halk, hızlı bir şekilde Dinî değerlerine yabancılaştırıldı. Halka, İslâm’ın insanları geriye götürdüğünü, ileriye dönük modern bir hayatın var olabilmesi için Batı’nın değerleri birebir uygulanması gerektiğine inandırılmaya çalışıldı… Bu çalışmalarını hayata geçirmek için, önce gerçek İslâm âlimleri susturuldu. İslâm âlimlerinin kimisi şehid edildi, kimisi sürgün edildi, kimisi ise vatan haini ilan edildi. Sonra hızlı bir şekilde devreye sözde âlimler sokuldu… Bu gayr-i İslâmî düzene uyumlu sözde âlimler, halka sahih İslâm inancını anlatmak yerine, yeni kurulan cumhuriyetin ne kadar kutsal olduğunu ve bu yeni yönetime itiat edilmesi gerektiğini empoze ettiler. Bu konuda, büyük ölçüde başarılı oldular. Ülke’nin ekonomik seviyesi yükseldikçe halk, İslâmi olmayan bir rejimi sorgulamayı unuttu. Ve İslâm ile halkın arasına başka şeyler girdi. 
Cumhuriyetin kurulmasıyla günümüze kadar gelen, halkı İslâm’a yabancılaştırma faaliyetleri halen sıcaklığını korumaktadır.  Halk, İslâm’ı sadece namaz, oruç zekât gibi ibadetlerden ibaret görmektedir. İslâm hakkında bilmediği bir konuyu, Kur’an ve Sünnet’e götürmeyi düşünmüyor. İslâm’ın hayatın her alanına müdahale ettiğinden habersiz… İslâm’ın bir yaşam biçimi olduğundan habersiz… Aile içerisinde Din sadece 32 farzdan ibaret… Hattâ bazı aileler, çocuklarını cami imamlarına teslim ederek, “eti senin kemiği benim” diyerek çocuklarına sahih İslâm’ı öğrettiklerini zan etmektedirler. Ve halkın inancına sokulan hurafler, bidatler! Halk, maalesef Din’de olmayan birçok şeyi Din’de varmış gibi kabul etmekte. İşte, Vuslat Dergisi olarak Şubat sayımızda, bu önemli dosya konusu tartışmaya açıyoruz.
Muhammed İslâmloğlu, “Bir Din Ki, İslâm Değil!” başlıklı makalesinde, Cahiliyye düzenlerinde halk cehâlet içinde bırakılmış, kendilerine İslâm'ın gerçeği anlatılmamış ve gerçek İslâm'ı öğrenmesinler diye bütün yollar kapatılmıştır tespitinde bulunuyor.
Prof. Dr. Ali Çelik, “Halkın Din Anlayışının Kaynakları” isimli yazısında, bugün halkımızın, Dinî konularda bir takım yanlış bilgilere sahip olduklarını, bunun nedenin ise halkın yanlış kaynaklardan beslendiğine dikkat çekiyor. 
Ahmed Kalkan, “Halkın Zikir Anlayışı” yazısında zikir, sadece dille, alışkanlık kabilinden, tören havasıyla edâ edildiğinde gerçek anlamda zikir olarak kabul edilemez diyor. 
Halil Kara, “İslâm’ın Hayata Müdahalesi” isimli çalışmasında, İslâm’ın sadece inanç biçimi, bir takım ibadetlerden ve ahlâkî kurallardan ibaret olmadığını hatırlatıyor. 
Hüseyin Kerim Ece, “Halkın Kur’ân Anlayışı” isimli araştırma yazısında, halkın Kur’ân’ı bir rehber olarak değil de, Kur’ân’ı sadece bir sevaplar kitabı olarak algıladığını dile getiriyor. 

Detaylı bilgi için: 
0216 612 78 22  web: www.vuslatdergisi.com 

Hiç yorum yok: